Yazılarımız

Tunguska Olayı

Tunguska Olayı

Tunguska Olayı


Tarih 30 Haziran 1908! Saatler, kimilerine göre 07:15 kimilerine göre ise 11:45! Sibirya‘nın uçsuz-bucaksız toprakları olağanüstü bir patlamayla sarsıldı. Moskova’nın yaklaşık 3 bin kilometre doğusunda meydana gelen olay, on yıllarca aydınlatılamadı.

Patlama Sırasında Çok Parlak Işık

Patlama Wanawara köyü yakınlarında oldu. Yaklaşık 65 km mesafedeydiler patlamanın merkezine. Köylülerin gözlerini kamaştıran ışık huzmesinden hemen sonra, çok büyük bir deprem oluyorcasına büyük bir sarsıntı hissettiler. Zürih Üniversitesi uzmanlarından Rainer Wieler, Tunguska olayı tanıklarının aktardıklarının önemine dikkat çekiyor. Wieler;

En iyi tanık ifadeleri olay yerine 60 kilometre uzaklıktaki bir yerleşimden kaydedildi. Burada yaşayanlar, patlama anında yere savruldular. Bir çobanın ifadesine göre patlama bölgesi yakınlarındaki 400 başlık bir ren geyiği sürüsü olayda telef oldu. Bilindiği kadarıyla olayda insan kaybı yaşanmadı

diyor.

Bitki ve canlılar yok oldu

Tunguska Olayı – Patlama Sonrası Mahvolan Ağaçlar

Tunguska Olayında patlamanın basıncı yaklaşık 30 kilometrekare çapında bir alanda bitki örtüsü ve canlıları yok etti. Bölgeye ilk keşif heyeti Rus bilim adamı Leonid Alekseyeviç Kulik öncülüğünde, 1927 yılında gönderilebildi. Zürih Üniversitesi uzmanı Rainer Wieler, patlamanın merkezinde bir kratere ve meteor parçalarına rastlanmamış olmasının, olayla ilgili soru işaretlerini artırdığına işaret ediyor. Wieler;

Binlerce kilometrekarelik tahribatın kolayca izah edilememesi, bunun yanı sıra herhangi bir kraterin ya da dünya dışı materyalin tespit edilememiş olması, olaydan kısa süre sonra ve hatta 60’lı ve 70’li yıllarda çeşitli spekülasyonların ortaya atılmasına neden oldu. Kara deliklerden söz edildi. UFO olmalı dendi

diye konuşuyor.

Patlamanın nedeni ne olabilir?

Uzman Rainer Wieler, olayla ilgili son 100 yıl içinde elde edilen belge ve verilerin bilgisayar ortamında bir araya getirildiğini ve süper bilgisayarlar aracılığıyla yeniden canlandırıldığını söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

Gelişen teknoloji Tunguska Olayına açıklık getiriyor. Buna göre, dünya atmosferine giren kuyrukluyıldız, yerin 8 ila 10 bin kilometre yüksekliğinde parçalandı ve sayısız küçük parçaya bölündü. Bu, kuyrukluyıldızın kapsadığı alanı daha da genişletti. Buna bağlı olarak kuyrukluyıldız parçalarının atmosferde karşılaştığı direnç de arttı. Hareket enerjisi, olağan durumlardan daha hızlı şekilde ısı ve ses enerjisine dönüştü. Patlamanın nedenini böylece özetlemek mümkün.

Zürih Üniversitesi uzmanı Rainer Wieler, patlama sonrası oluşan aşırı sıcak havanın, toza dönüşen kuyrukluyıldız parçalarını atmosferin stratosfer tabakasına sürüklediğini, toz zerrelerinin buradan dünya geneline dağıldığını kaydediyor.

Sadece hayvanlar öldü

Çok büyük bir şans eseri, olayın geçtiği kaya­lık Tunguska Nehri vadisinde çapı 30 kilo­metreyi bulan bir daire içinde insanlar yaşamıyordu. Çok sık ormanlarla kaplı olan bu bölgedeki ağaçlar tamamen yandı. Bu ala­nın hemen kenarında yaşayan ve Moğollara benzeyen göçebe Tungus İnsanları patla­mayla birlikte adeta etrafa saçıldılar. Çadır­ları şiddetli rüzgârla sürüklendi. Çevrelerin­deki ormanda yer yer yangınlar çıktı. Patlamadan kaynaklanan aşırı sıcaklık Tun­gusların kullandıkları metal eşyaları eritti, rengeyiklerini yaktı. Etkinin yoğun olarak hissedildiği alan içinde tek bir canlı hayvan kalmadı.

Görgü Tanığı Semenov’un Anlattıkları

Patlamanın olduğu yere 65 km. uzaklıkta bulunan Wanawara köyünde yaşayan Semenov, patlama sabahı güne başlamak üzereydi. Evinin kapısında oturmuş, o gün yapacağı işleri planlıyordu. Sonradan olayı şöyle anlattı:

Kapının önünde oturuyordum. Bir yandan toprağı bellemek gerektiğini düşünüyordum. Bir yandan da gözüm karşı evde oturan ve pencere çerçevele­rini tamir eden komşum Kosalopov’a takıl­mıştı. Çok sessiz bir gündü. Birden müthiş bir şey oldu. Ufukta, gökyüzünün büyük bir bölü­münü kaplayan yuvarlak ve çok parlak bir cisim belirdi. Aynı anda bir ekmek fırınının içine atılıyormuşum gibi bir sıcaklık hisset­meye başladım. Komşum Kosalopov’un elindeki aletleri fırlatarak ve kulaklarını tutarak bana doğru koştuğunu fark ettim. Kosalopov’un bulunduğu yerden, gökyüzündeki bu nereden geldiği belli olmayan küresel cisim görünemezdi. Sonradan da bana söylediğine göre, kendi evinin damında yangın çıktığını zannettiği için benim bulunduğum yere doğru koşmaya başlamış. Vücudumun her yerinde yanıklar oluşmuştu.

Birkaç saniye sonra, gözlerimi ayıramadığım o küresel cisim, altında çok büyük toz bulutu bırakarak yüksel­meye başladı. Belli bir noktaya geldikten sonra da dağıldı. Tam o sırada kendimi yerde buldum. Çok kısa bir süre baygın yattıktan sonra ayağa kalktım. Ahır kapısının kırıldığını, pencerele­rin tuzla buz olduğunu gördüm. Evim deprem oluyormuşçasına sarsılmaya başladı ve gök gürültüsünü andıran bir ses duydum. Haya­tımda hiç bu kadar korktuğum olmamıştı. Sanki kıyamet kopmuştu ya da ölmüştüm ve cehenneme düşmüştüm… ”

Sovyet Uzay Uzmanı Leonid Kulik patlamadan otuz yıl sonra Tunguska’da araştırmalar yaptı

Depremleri kaydeden aletler aynı gün bütün Avrupa’da sismik dalgalar olduğunu göster­diler. Dünya manyetik alanında sapmalar olduğu ortaya çıktı. Hava bilimcileri ise patla­manın yol açtığı şok dalgasının dünya atmos­feri çevresini iki kez dolandığını tespit ettiler. İngiltere’nin Huntington kentinden bir kadın okur, The Times gazetesine gönderdiği mektupta Şunları yazıyordu:

1 Temmuz günü (1908) gece yarısından hemen sonra gökyüzü o kadar aydınlıktı ki evin içinde, ışık yakmadan, büyük harflerle yazılı yazılar okunabiliyordu… Saat 1.30’da odanın içi gündüz gibi aydınlıktı. Bu olağandışı olayı açıklamayacak mısınız?

Tabii, kimse bu konuda bir açıklama yapmadı. Patlamadan sonra, Avrupa’nın büyük bir bölümünde ve Asya’nın batı bölgelerinde benzer olaylar saptandı. Bütün raporlarda gecenin normale göre 100 kez daha parlak olduğu, kuzey yönünde, gökyüzünde alev parıltısı gibi kızıl ışıkların görüldüğü bildirili­yordu. Söz konusu ışıklar ve havaya geniş toz bulutlarının savrulması, olayın tipik bir pat­lama dışında başka bir yoruma açılmasını engellemişti.

Tunguska patlamasından doğrudan doğruya etkilenen yerli Tungus halkı, patlamadan sonra, rengeyiklerinin çoğunun yanıklar içinde kaldığını söylemişti. Bazı uzmanlar bu yanıkları nükleer bir patlamadan kaynaklanan radyasyon hastalığına bağlamaktadır.

Karadelik teorisi

Olayın nedenine ilişkin başka açıklamalar da var. Küçük bir kara deliğin Sibirya’da patladı­ğını ileri süren görüş bunlardan biri. A.A. Jackson ve Michael Rijan evrende bulunduğu iddia edilen kara deliklerden birinin dünya­dan geçmesi halinde, Tunguska patlaması sırasında görülen etkilere yol açabileceğini iddia ettiler.

Bir UFO mu?

Tunguska patlamasına ilişkin teoriler içinde en ilginç olanı 1946 yılında Sovyet bilimkurgu yazarı Alexandar Kazantsev tarafından ortaya atıldı. KazantsevSibirya üzerindeki pat­lamanın, nükleer yakıtlı bir UFO’nun yanmasından kaynaklandığını ileri sürdü. Kazantsev’e göre, uzaylılardünyanın en büyük tatlı su kaynağı Baykal Gölü’nden su almak için gelmişlerdi. Araç atmosfere girdi­ğinde sürtünmeden dolayı ısınmış ve Hiroşima’ya atılan atom bombası gibi havada patlamıştı. Bir diğer bilimkurgu yazarı John Baxter ise 1976 yılında yayınlanan The Fire Came By (Ateş Geldi) adlı kitabında Hiroşima atom bombasıyla Tunguska patlamasının etkilerini kıyaslayarak Kazantsev’in görüşünü paylaş­maktadır. İki olay arasındaki benzerlikler ise şöyle:

Güçlü ısı yayılması, ateşli sütun biçi­minde yukarılara çıkan sıcak hava, Tunguska patlamasının merkezinde, Hiroşima’daki bombanın patlama noktasındaki gibi dimdik ayakta duran kavrulmuş ağaç kümeleri. Bölgedeki öldürücü radyasyondan da sık sık söz edilmektedir. Kazantsev’in hikâyesindeki kişilerden biri, Tunguska patlama bölge­sini inceledikten sonra, sanki görünmez bir alevin yol açtığı şiddetli ağrılar içinde kıvra­narak ölen bir adamdan söz eder ve “olayın nedeninin radyoaktiviteden başka bir şey olamayacağın ileri sürer.

Tunguska Olayı ile ilgili bir belgesel videosu!