Yazılarımız

Evrende Yaşam Var mı?

Evrende Yaşam Var mı?

Evrende Yaşam Var mı?


Sizce?

Aslında “bu soru sorulurken neler baz alındı” acaba sorusu da sorulmalıdır bence. Çünkü;

  1. Yaşam denilince, hangi tür bir yaşamdan bahsediyoruz?
  2. Hangi canlı türünden bahsediyoruz?
  3. Hangi yapı taşlarından bahsediyoruz?
  4. Organ yapısı nasıl?
  5. Üreme şekilleri nasıl?
  6. Görünümü nasıl?

Bu sorular çoğaltılabilir! Benim üzüldüğüm nokta ise farklı. Bu soruya hiç düşünmeden “HAYIR” cevabı verenler! Bu insanların çoğu; okumuş (!), kültürlü (!), bilgili (!) vs. vs. vs.! Sorsan yukarıdaki soruları, direkt olarak kendi bakış açısından bakarak cevap verecek. İnancına uygun bir cevap verecek, mesela! Ya da felsefi görüşüne! Tabii ki istediği cevabı verebilir insanlar. Bu konuda bir kısıtlama koymak haddim değil fakat bir de mantık var!

Şimdi, mantık deyince, biraz mantık yürütelim istedim. Bilebildiğimiz EVREN çooooook geniş. Sonsuz diyenler de var! Kendi adıma sonsuz mu değil mi bilemiyorum. Neyse! Mantık yürütüyorduk! Sonsuz da olsa, sınırlı da olsa, bu evrende sadece ve sadece DÜNYA üzerinde yaşam olması fikri biraz mantıksız geliyor bana! Düşünsenize, hayal bile edemeyeceğimiz bir büyüklükten bahsediyoruz ve o büyüklüğün içinde okyanustaki damla bile olamayacak kadar küçücük kalıyoruz. Ve bu kocaaaaa evrende bir tek dünya üzerinde yaşam olması, hem de akıllı yaşam olması, tek olmamız çok mantıksız geliyor bana! Sizler ne düşünüyorsunuz çok merak ediyorum.

Bazı bilim adamları çıkıp diyor ki; yok öyle bir şey! Kanıtımız yok (ki birçok kanıt var Dünya Dışı Uygarlıklarla ilgili)! Ama olan kanıtları da ellerinin tersiyle itiyorlar. Neden acaba? İnanmadıkları için mi yoksa İNANMAMALARI söylendiği için mi? Ya da inandıkları halde İNANMIYORMUŞ gibi yapmaları istendiği için mi? Bahaneler hazır! En yakın komşumuza olan mesafemiz, ışık hızıyla 4 yıl4 IŞIK YILI! Sahip olduğumuz teknoloji ile bu bizlere İMKÂNSIZ geliyor. Fakat lütfen biraz geriye gidelim! Jules Verne’in Ay’a Seyahat kitabına bir bakalım! Yıl 1865Ay’a seyahat ne ola ki? Millet kafayı yemiştir sanırım o zamanlar. Ne hayal gücü ama demişlerdir. Ya da Denizler Altında 20.000 FersahSene 1868 ve yine Jules Verne! Amma hayal gücü varmış bu Jules’in de! Bu örnekler çok bilindikleri için buradalar! Ama sene 1800’ler ve adam Ay’a seyahat etmeyi düşünüyor! O günün teknolojisi ile İMKÂNSIZ! Şimdiki zamana geldiğimizde ise o romanlara bakıp;

Helal olsun adama! Taaa o zamanlardan neler düşünmüş

diyoruz.

Peki, Dünya Dışı Uygarlıkların olmadığını savunan o İNSANLAR neye göre itiraz ediyorlar? Efendim oraya gidecek hıza ulaşamıyoruz, demek ki onlar da buraya ulaşamaz! Efendim biz uzaya çıksak bile, daha yeni yeni tekrar tekrar kullanılabilecek uzay gemileri yapabildik. O da hala fırlatmada sıkıntıyakıt konusunda sıkıntı, gemilerin içerisinde yerçekimi oluşturabilmek sıkıntı, kabinde basınç ayarlayabilmek sıkıntı. Sıkıntı da sıkıntı! Her şeye de bahaneleri var! Yani kısaca diyorlar ki, bizde yoksa onlarda da OLAMAZ! Kimse biz DÜNYALILARDAN daha zeki olamaz! Zaten en büyük sorunumuz da bu KİBİR değil mi?

Bazı şeyler görecelidir ve bulunulan ortamakültüreeğitime göre değişebilir. Ahlaki değerler mesela! Doğrular ve yanlışlar! Bunların içerisinde KEMİKLEŞMİŞ ve oturmuş bazı olgular olsa da çoğu olgu değişkenlik gösterebilirHırsızlık yapılmaması her toplumda doğru bir olgudur (hırsızlığı meslek edinmiş güruhu bunun dışında tutuyorum)! Büyüğün yanında ayak ayaküstüne atmak! Bu değişkendir! Bazı toplumlar bunu saygısızlık olarak görmezken, bazıları da saygısızlık ve hatta ahlaksızlık olarak görebilirler ki bunun örnekleri vardır. Bir yerde burnunu karıştırmak normal gelirken (ihtiyaç diye düşünüldüğünden) başka yerlerde ayıplanırtepki çekerGaz çıkartmak bazı toplumlarda hiç de hoş karşılanmaz ama bazı toplumlar çok da kafaya takmazlar bunu. Bir ihtiyaçtır çünkü onlar için!

Birçok konu gerçekten görecelidirahlak gibi, saygı gibi, alışkanlıklar (kültürel ve toplumsal) gibi. Ama evrende başka bir yerde canlı bir tür var mı diye sorduğunuzda, direkt olarak DÜNYAMIZ ve bu dünya üzerinde yaşayan canlılar akla gelir. İnsanlar, hayvanlar (Bazı guruplar insanı da hayvan kategorisine koyarlar. Şahsım adına çok da sorun yok. Sadece net olabilmek için bu şekilde kategorize ettim.), bitkiler! Doğal olarak da bu değerlendirmeler esnasında, insan ve hayvan anatomisi, bitkilerin yapısı falan gelir insanın aklına. Evet, dünyada yaşayabilmek için, biz dünyalılarınoksijene ihtiyacı vardır! Bakterileremikroplarakarbondioksite! Aynı şey hayvanlar ve bitkiler için de geçerlidir. Çünkü bizler (dünya canlılarıkarbon tabanlı canlılarız. Alman Hava ve Uzay Yolculukları Merkezi eksobiyoloğu Gerda Horneck bu konuda; “Şimdilik sadece dünyadaki yaşamı biliyoruz. Bu yüzden de yeryüzündeki yaşam için gerekli koşulların diğer gezegenler için de geçerli olduğunu düşünüyoruz. Yaşam her şeyden önce karbona dayalı bir kimya gerektirir, ikinci olarak bir enerji kaynağı ve son olarak da sıvı halinde su. İşte bu nedenle de diğer yıldızlardaki ‘yaşanabilir bölgeleri’ sıvı suyun uzun bir süre var olduğu yerlerde arıyoruz. Oysa su, gerekli ama yeterli bir koşul değildir” diyordu.

Peki, KARBON nedir?

Simgesi C, atom numarası 6, atom ağırlığı 12,011 olan karbon, periyodik çizelgenin IVA grubunda silisyumgermanyumkalay ve kurşun elementleriyle birlikte yer alır. Bu elementlerin en hafifi ve en az metalik olanıdır. Periyodik çizelgedeki başka birçok grubun tersine, IVA grubu elementleri, kimyasal bakımdan birbirinden çok farklıdır; grubu temsil edici davranışı en az gösteren de karbondur.

Temel yapı taşımızın tanımı bu. Ama yukarıda bir de oksijenden bahsettik. Dünyalılar yaşamak için oksijene ihtiyaç duyar. Ama ilginçtir ki, dünya üzerinde; oksijene ihtiyaç duymayan canlılar da vardır! Okyanuslarda çok derinlerde ya da arktik bölgelerde çok soğuk yerlerde ya da volkanların içinde aşırı sıcak yerlerde yaşayan ve değişik isimlerle anılan canlı organizmalar bunlar! Mesela;

  1. Ekstremofiller,
  2. Endoliths,
  3. Deinococcus Radiodurans,

Bunlar abartılı örnekler” diyenler olacak! Evet öyle! Bu abartılı örnekler haricinde, çok iğrenç olarak görülen bir böcek var mesela, HAMAM BÖCEĞİ! Bu böcek de oldukça yüksek radyasyon oranlarına dayanabiliyor. Burada asıl önemli olan nokta, biz dünyalı canlıların ki yukarıda saydığım tüm canlılar dünya üzerinde bir yerlerde yaşıyorlar, yaşamak için ihtiyaç duyduğu şeyler, başka dünyalarda, tam tersi, onları öldürebilir.

Buraya kadar, çok özet bir şekilde, biz dünya canlılarının yapısından bahsettik. Bu yapıya sahip olan bir canlı (insanhayvan ya da bitkidünya dışında başka bir gezegende yaşayabilir mi? Şimdilik buna cevabım hayır olacak! Çünkü böyle bir gezegen var mı, yok mu, varsa ne kadar uzakta, oraya gidebilmeye dünyalıların (bazı bitkiler ve hayvanlar hariç) ömürleri yeter mi?

Yaşama elverişli olabileceği düşünülen bazı gezegen keşifleri yapıldı ama şimdiki teknolojimizle oraya ulaşmamız yaklaşık 325.000 yıl sürüyor. Işık hızıyla gidersek de 20 yıl ki bu şimdilik hayal, ya da Voyager 1‘in şu anki hızıyla (saniyede 18 metre ve saatte 65.000 km) gidersek, yaklaşık 76 yıl! Fakat Voyager bu hıza, özellikle Satürn ve Jüpiter olmak üzere, gezegenlerin çekim güçlerinden yararlanarak artırabildiği hızı sayesinde ulaşabiliyor. Yoksa o hıza konvansiyonel yollarla hala ulaşamıyoruz.

Ama bizler çok genç bir dünyada yaşıyoruz. İnsan evrimi daha çok GENÇ! Dolayısıyla teknolojimizalgı düzeyimizanlayışımızkavrayışımız bazı şeyler için yeterli değil. Eğer hükümetler bazı şeyleri bizlerden saklamıyorsa tabii! Hükümetler derken, bizim gibi 3. dünya ülkelerini kastetmiyorum. Beğensek de beğenmesek de bir Amerika Birleşik Devletleri faktörü var, İngiltere var mesela ya da Japonya. Kastım onlar ve benzer devletler. Teknoloji ve ekonomi olarak güçlü devletler yani! Evet, hükümetlerin sakladıkları çok fazla şey var! Teknoloji (özellikle silah, çünkü öldürmeyi çok seviyor insan ırkı) ve bilgi.

Neyse, konudan kopmayalım. Evrenin bir yerlerinde yaşam (bizim bilemediğimiz şekilde) var mı ki bence VAR! Peki, varlarsa (bence var demiştim), teknolojik olarak ne durumdalar? Bizden daha mı gerideler yoksa çooook mu ilerdeler? Bizden daha geride olan Dünya Dışı Uygarlıklar olduğu gibi, çok daha ileride olanları da vardır. Ama bizler gibi karbon bazlı değillerdir muhtemelen. Ya da karbon bazlı olsalar da muhtemelen bulundukları habitat (ortam) nedeniyle, farklı bir şekilde evrimleşmiş olmaları da büyük ihtimaldir.