
Antik Mısır Piramitleri ve Dünya Dışı Uygarlıklar
Anlayamadığım bir nokta var! Neden BİLİM ADAMLARI antik uygarlıklarda ve günümüzde UFO’ları, Dünya Dışı Uygarlıkları, bu uygarlıkların insan yaşamına, evrimine, gelişimine bir şekilde müdahale ettiklerini GÖRMEZDEN gelirler! Ya da daha direkt bir ifade ile “NEDEN REDDEDERLER”?
Mısır Tarihi – Antik Tarihte Dünya Dışı Uygarlıklar – Sfenks
Bilim KANIT ister; DOĞRU! Bilim DENEY ister; DOĞRU! Bilim GÖZLEM ister; DOĞRU! Bilimin bunların hepsini istemesinden daha doğal bir şey de olamaz zaten. Ama her şeyde olduğu gibi, bilimde de gelişmeler devam etmekte. Her KANITLAYAMADIĞINI direkt REDDETME yöntemi de çok BİLİMSEL değil diye düşünüyorum ki tarih bunun örnekleriyle doludur. Örnek mi? Buyurun:
Galileo Galilei: Bir zamanların BİLİMİ ve BİLİM ADAMLARI (büyük çoğunluğu, neredeyse %99’u) dünyamızın DÜZ olduğunu, GÜNEŞİN dünyamızın etrafında döndüğünü söylüyordu ve bu da o gün için, CİDDİ CİDDİ bilimsel ve teolojik verilere dayanıyordu. Bir gün adamın biri çıktı ve dedi ki: “Dünya YUVARLAKTIR ve GÜNEŞİN etrafında döner! O zaman da, tıpkı günümüzdeki gibi, BİLİM ADAMLARI (ki çoğu aynı zamanda DİN ADAMIYDI) hemen itiraz ettiler ve o ADAM yargılandı! Peki, ne yapmıştı bu adam, Galileo Galilei? Kendisinden önceki bir diğer bilim adamının, Copernicus’un, o günün şartlarında, bilime ters düşen fikirlerinin doğru olduğunu savunmuştu. Kısaca neydi bu fikirler? Kilisenin (yani bir grup din–bilim görevlisinin) kabul görmüş ve kanıtlanmış (o günün şartlarında çok normal bir bulgu) DÜNYA MERKEZLİ EVREN anlayışının tersine, GÜNEŞ MERKEZLİ EVREN (bir başka deyişle; GÜNMERKEZLİLİK ya da GÜNEŞ MERKEZLİLİK) anlayışını savunuyordu.
Sonuç ne oldu peki? İlki 1615 ve ikincisi 1632 yılında olmak üzere ENGİZİSYONDA yargılandı! Savunduğu fikirleri REDDETMESİ istendi! Ama o bildiği ve inandığı ve KANITLANMIŞ doğrulardan taviz vermedi. Bereket, sadece ev hapsi cezası aldı ve 1642 yılında öldü.
Albert Einstein: Antik tarihte birçok bilim adamı ATOM’un parçalanamaz ya da bölünemez olduğunu savunuyordu! Ama E = mc2 formülü tüm bilinenleri yok etti! Atomlarına ayırdı! Ama Albert Einstein’a kadar atom bölünemezdi ve maddenin en küçük parçasıydı. Ki birçok bilim adamı o zaman da itiraz etmişler ve karşı tezler sunmuşlardı.
Şimdi bazıları diyecek ki; “Eeee! İşte bilim bunun için güzel! Araştırıyor, gözlemliyor, deney yapıyor, teoriler geliştiriyor veeeee işte size BİLİM!”.
Peki, konu UFO’lara, Dünya Dışı Uygarlıklara, bu uygarlıkların Dünyamızı Ziyaret Etmelerine gelince, bilim neden her şeye direkt TU-KAKA mantığıyla yaklaşıyor? UFO’larla ilgili kaç tane deney yaptı bu itiraz edenler? Kaç kere gözlemde bulundular? Bir zamanlar bilim adamlarının (ki günümüzde de yapılan bir şeydir) dikkate alınmayıp fikirleri yüzünden yargılandığı ve ölüm dâhil birçok cezalara çarptırıldığı neden unutuluyor ve UFO ve Dünya Dışı Varlıkların varlığını savunan; bilim adamları ve sıradan dünyalılar direkt TIMARHANELİK muamelesi görüyor?
Giza Piramitleri
Hem tarihte hem de günümüzde birçok kanıt ki bunlar hem görsel hem de yazılı tanıklıklarla sunuluyor, ortalıkta uçuşuyorken, sadece birileri bu olgulara inanmıyor ya da inanmak istemiyor diye bu kanıtlar YOK SAYILIYOR!
Uzunca bir girişten sonra asıl olaya geri dönelim: Antik Mısır Piramitleri ve Dünya Dışı Uygarlıklar!
Konumuz Antik Mısır Piramitleri ve Dünya Dışı Uygarlıklar! Piramitler denince, bazı kesimler “pusuya yatmış avcılar” gibi muhalefet için hazır bekliyorlar. Önce Piramitlerle ilgili bazı istatistiki bilgiler verelim:
- Büyük Piramit ya da Keops Piramidi, yontma taştan yapılma, 138 m yükseklikte, kare tabanlı bir piramittir. Bu piramidin orijinal yüksekliğinin 280 Mısır kübiti, yani 146.478 m olduğu sanılmaktadır. Fakat erozyon ve tepe kısmının yokluğu nedeniyle günümüzde yüksekliği 138,75 m‘dir. Taban kenarlarından her biri 230.37 m (440 kübit) uzunluktadır. Yapılan hesaplamalara göre piramidin kütlesi 5,9 milyon ton ağırlığında, hacmi ise 2.500.000 m3‘tür.
- Kuzeydoğu taşlarının arasındaki açıklık 0.5 mm. olarak saptanmıştır.
- Piramidin tabanının dörtkenarının birbirlerine, 58 mm’lik fark göz ardı edilirse, eşit olduğu görülmektedir.
- Taban yatay ve hemen hemen düzdür (tabanın en alçak ve en yüksek noktaları arasındaki fark 21 mm.’yi geçmez.)
- Kare tabanın kenarları 4 açısal dakika göz ardı edilirse, manyetik kuzey yerine gerçek kuzey esas alınıp, tam olarak dört ana yöne oturtularak hizalanmıştır ve 12 açısal saniye göz ardı edilirse, taban hatasız bir karedir.
- Piramidin ilk kesin ölçümleri 1880-1882 yıllarında Sir Flinders Petrie tarafından yapılmıştır ve ölçümlerine ve sonraki çalışmalarına göre, orijinal halinde, piramit 280 kübit yüksekliğinde idi ve her bir kenarı 440 kübit uzunluğundaydı. Bu oranlar π/2’ye eşittir ki, bu da 22/7’ye, yani % 0.05’lik fark göz ardı edilirse π sayısına denk düşer. Bu sonuçlarla ilgili olarak Petrie şöyle demiştir:
Piramidin yüzeylerinin matematiksel ilişkileri ve dairesel oranları rastlantıyla açıklanamayacak derecede, o kadar sistemlidir ki, bunların projede öngörüldüğünü, yani inşaatçıların tasarımında mevcut bulunduğunu kabul etmek zorundayız. (Kaynak: Oakes, Lorana; Lucia Gahlin (2002). Ancient Egypt. Hermes House. ISBN 1-84309-429-0.)
- Eğimli yüzeylerde eğim birimi olarak seked’i kullanan Eski Mısırlılar bu oranları piramidin eğimleri 51.843° ya da 51° 50′ 34″ olan dört dış yüzeyinde de uygulayarak, bu oranları bildiklerini bir kez daha ifade etmiş bulunmaktadırlar.
- İşçiler 100.000 kişilik iki gruptan oluşuyordu ve her grup kendi içinde zaa ya da phyle adı verilen 20.000 kişilik gruplardan oluşuyordu ki, bu gruplar da işçilerin ustalık derecelerine göre daha küçük gruplara ayrılmış bulunuyordu. (Kaynak: Verner (2001) s.75-82) İşçi olarak köleler ve vasıflı işçiler de kullanılmıştır.
- Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzaktadır.
- Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan; mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüştür.
- Piramit üzerinden geçtiği varsayılan meridyen, karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya bölmektedir.
- Keops Piramidinin yüksekliğinin bir milyara çarpımı yaklaşık olarak dünya ile güneş arasındaki mesafeyi vermektedir.
- Piramitler Orion Takımyıldızlarının dünyadan M.Ö.10500 yılındaki göründüğü açıda ve birebir yaklaşımıyla inşa edilmişlerdir.
- Piramidin dörtgen biçimli tabanının normal kenar uzunluğu 365,342 Mısır endazesine denk gelir. Bu sayı, tropik güneş yılının günlerinin sayısına eşittir.
- Üç Giza Piramidinin geometrik ve gözlemsel ilkelere dayalı bir plana göre inşa edildiği ve bu planın da doğrudan astronomik gözlemlere dayandığı ileri sürülmektedir.
- Piramidin yapım planında sık sık karşımıza çıkan 286,1022 sayısı anahtar sayı olarak kabul edilir, çünkü bu sayı güneş ve yıldız yılının değerini, güneş ile yeryüzü arasındaki uzaklığı, yeryüzü ile yörüngesi arasındaki ilişkiye göre yerçekimi kanununu ve yeryüzü yörüngesinin merkezkaç değişimlerinin sınırlarını belirlemeye olanak sağlamaktadır.
Akhenaten – Mısır Tarihi
Bu kadar istastikî bilgi yeter sanırım! Bu kadar veri öncelikle şunu gösteriyor: Antik Mısırlılar mimarlık konusunda oldukça ileri durumdalarmış! Bu kaçınılmaz olarak bir gerçek. Peki, mimarlık yanında, günümüz teknolojisiyle elde edilebilen, o dönem için çoooook uzak olan matematik, astronomi, fizik, geometri bilgilerine ne demeli? Eğer şunu söylüyorsak ki az da olsa olası bir durumdur, o dönemlerden sonra her şey yok oldu ve bizler yeniden keşfettik. Bir nevi, 65 milyon yıl önceki, Dinozor kıyameti gibi yani! Ama bunu söyleyebilecek bilim adamı olduğunu pek sanmıyorum. Bu benim bilim-kurgu tutkumdan kaynaklanıyor.
Şimdi tekrar başa dönüp değerlendirelim mi? Yukarıda 16 madde olarak sıralanmış verilere göre, o günkü kadar olmasa da günümüz için bile oldukça meşakkatli olabilecek bir inşaat olayından bahsediyoruz. Tonlarca ağırlıktaki TAŞ BLOKLAR ki birçok insan buna takılıyor, oldukça kesin matematik, geometri, astronomi ölçümleri! Antik Mısırlılar uzay, matematik, geometri konularında bu kadar gelişmişler miydi? Yoksa birileri onlara yardım mı etti?
Mısır Tarihi – Antik Tarihte Dünya Dışı Uygarlıklar – Abydos
Bazıları kabul etse de etmese de geçmişte Dünya Dışı Uygarlıklar tarafından birçok kez ziyaret edildiğimize inanıyorum (ve birçok inanan olduğunu da biliyorum) ve bunun için de birçok kanıt, zaten, mevcut! Bu kanıtları başka bir konuda paylaşacağım! Şimdi Mısır’a geri dönüyoruz. Piramitlerin konumlandırılışları mesela çok ilginçtir. Zecharia Sitchin’in Enki’nin Kayıp Kitabı ve Dünya Tarihçesi kitaplarında bu konular var ve çok ikna edici. Okumanızı tavsiye ediyorum bu kitapları. İlk kitap Sümer Tabletlerinin çözümlemesiyle ilgili ve gerçekten çok güzel bir kitap, ikincisi ise bir grupla yapılan gezileri içeriyor. Bu gezilerde özellikle Enki’nin Kayıp Kitabı’nda açıklanan bazı şeylerle ilgili çalışmalar yapılıyor. Piramitlerle ilgili olarak Sitchin çok ilginç bir teori ortaya atıyor! Diyor ki; piramitler, bir nevi, navigasyon cihazı gibi kullanıldı. Günümüzde uçakların inişleri için kullanılan ILS (Instrument Landing System – Aletli İniş Sistemi) sistemi gibi. (Konuyu incelemek için: Wikipedia). Dünyaya gelen Dünya Dışı Uygarlıklara ait uzay gemilerinin (UFO’lar) inişleri sırasında NİRENGİ NOKTALARI olarak kullanılmasının yanında, yaydıkları manyetik enerjiler de kullanılıyordu.
Bilimin bir zamanlar HAYIR dediklerine, gün gelip EVET dediğini de hatırlatarak, bu konuyla ilgili yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınıza bağlı olarak, ilaveler yapılabilir. Sizden gelecek bilgiler çok önemli ve değerli. Lütfen bunu unutmayın!